Kürtaj Günah mı?
Kürtaj Günah mı?
Kürtajın ya da doğum kontrol yöntemlerinin dinen uygun olup olmadığı, uzun yıllardır farklı yorumlara konu olan, hassas bir meseledir. Bu konuda insanlar çoğu zaman çevrelerinden duydukları farklı görüşler arasında tereddüt yaşayabilmektedir.
Kürtaj, tıbbi olarak anne rahmindeki gebeliğin cerrahi ya da medikal yöntemlerle sonlandırılmasıdır. Genellikle gebelik oluştuktan sonra uygulanır.
Doğum kontrol yöntemleri ise gebeliği baştan önlemeyi amaçlayan yöntemlerdir. Yani sperm ile yumurtanın birleşmesini engelleyen, gebelik oluşmadan önce koruyucu etkisi olan uygulamalardır (doğum kontrol hapları, spiral, prezervatif vb.).
İslam dininde doğum kontrolü ile ilgili genel kanaat, eşler arasında karşılıklı rıza ile kullanıldığı ve sağlığa zarar vermediği sürece caiz olabileceği yönündedir. Bu konuda farklı mezheplerden âlimlerin fetvaları mevcuttur.
Kürtaj ise dinî açıdan daha farklı bir yerde durur. Özellikle ruhun üflenme dönemi (genellikle 120. gün yani yaklaşık 16-17. hafta) geçtikten sonra yapılan kürtaj işlemleri, birçok dinî kaynakta can almayla eşdeğer görülmektedir. Ancak bazı durumlarda, örneğin annenin sağlığını tehdit eden tıbbi zorunluluklarda farklı yorumlar olabilir.
Dolayısıyla bu tür konularda en doğru bilgi, hem uzman hekim görüşü, hem de güvenilir dini otoritelerden alınan fetva ile birlikte değerlendirilmelidir.
Kürtaj caiz midir?
Kürtaj, gebeliğin belirli bir aşamasında tıbbi yöntemlerle sonlandırılmasıdır. Bu konuda İslam fıkhı içinde farklı görüşler yer almakla birlikte, ortak noktalar da bulunmaktadır.
Dini Yönden Kürtaj
İslam alimlerinin çoğunluğu, gebeliğin 120. gününden (yaklaşık 17. hafta) sonra kürtajı caiz görmemektedir. Bu süre, İslam inancında “ruhun üflenme zamanı” olarak kabul edilir.
Ancak 120. güne kadar olan süreçte, bazı mezhepler ve fıkıhçılar, zorunlu ve makul nedenler varsa kürtaja ruhsat verilebileceğini ifade etmektedir. Bu görüşler; Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinin içindeki bazı alimlerin fetvalarına dayanmaktadır. Bu nedenler arasında annenin sağlığı, ağır psikolojik durumlar veya sosyal zorunluluklar sayılabilmektedir.
Tüm mezheplerin ortak görüşü, anne hayatını tehdit eden tıbbi zorunluluklar söz konusuysa, gebelik süresi ne olursa olsun annenin hayatını korumak adına kürtajın caiz olabileceği yönündedir.
Türkiye’de Yasal Durum
Ülkemizde, 10. haftaya kadar olan gebelikler, kadın ve eşin rızası ile yasal olarak sonlandırılabilmektedir (1983 tarihli Nüfus Planlaması Kanunu – 2827 sayılı yasa). 10. haftadan sonra ise yalnızca sağlık gerekçesiyle ve resmi onayla kürtaj yapılabilmektedir.
Sosyal ve Ekonomik Gerçeklik
Toplumumuzda kürtaj kararı çoğu zaman zorunluluklarla alınmaktadır. Özellikle:
- Evlilik dışı gebelikler: Kadının aile içindeki konumu, psikolojik sağlığı ve toplum baskısı nedeniyle zorlu süreçler yaşanabilmektedir.
- Ekonomik koşullar: Yeni evli çiftler, ilk çocuğuna yeni sahip olanlar ya da geçim zorluğu yaşayanlar için istenmeyen gebelik ciddi bir kaygı sebebidir.
- Zaman baskısı ve iş hayatı: Modern yaşamda yalnızca ekonomik değil, zamansal koşullar da ailelerin kararlarını etkileyebilmektedir.
Bu noktada, toplumsal baskı ve bireysel sorumluluklar arasında denge kurmak güçleşebilmekte, kadınlar bazen bu süreci yakın çevresiyle bile paylaşamadan karar vermek zorunda kalabilmektedir.